Teknoloji bağımlılığı ve çocuklarımız
“Tatil yaklaşıyor, ben yokken çocuğum evde zamanını nasıl geçirecek?”
“Gününün kaç saatini televizyon / bilgisayar / playstation başında geçirmeli?”
“Artık bilgisayar çocuğumun en yakın arkadaşı mı?”
Yaz tatilinin giderek yaklaştığı şu dönemde birçok anne babanın, çocuğunun evde geçireceği serbest zamanı nasıl değerlendireceğiyle ilgili kaygılarının olduğunu düşünüyoruz. Çocukların denetimsiz ve boş kalan zamanlarını sağlıklı ve verimli bir şekilde geçirmeleri, genellikle anne babaların önemle üzerinde durduğu bir konudur. Çalışan anne sayısının giderek artması, arkadaşlık ve oyun kültürünün yerini sanal arkadaşlığa bırakması, aile ve arkadaşlarla birlikte geçirilen zamanın giderek azalması gibi değişen yaşam koşulları, baş etmemiz gereken yeni sorunları da beraberinde getirmektedir.
Okulumuz Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisi olarak, konunun önemini bir kez daha vurgulamak ve teknolojinin çocuğumuzun ve ailemizin hayatına getirdikleri (götürdükleri!) ile ilgili bir kez daha düşünmeye yardımcı olabilmek amacıyla yılın son bültenini bu konuya ayırmak istedik.
Ülkemizde de giderek yayılmakta olan bilgisayar ve internet kullanımı, sınırsız bilgiye ulaşma olanağını evlerimize kadar getirmiştir. İnternet ve bilgisayarın öğrencilerin eğitimine katkıları yadsınamaz. Gelişen teknoloji, bir konunun araştırmasını yaparken, güncel bilgilere ulaşırken ya da ödev hazırlarken büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Öte yandan, bu olumlu gelişmeler göz ardı edemeyeceğimiz bazı olumsuz sonuçların doğmasına da sebep olmaktadır.
Yapılan araştırmalar ve elde edilen sonuçlar, bilgisayar ve diğer elektronik oyunların kullanımının her geçen gün katlanarak yaygınlaştığını ve hatta bağımlılık haline geldiğini göstermektedir. Bağımlılığı oluşturan; bilgisayar, internet ve sanal dünyanın karşı konulmaz çekiciliğidir. Örneğin, Amerika’da yapılan bir araştırmada internet kullanımının her yıl yaklaşık olarak % 40 oranında arttığı tespit edilmiştir. Ayrıca, ülkemizde son yıllarda yapılan başka bir araştırmada İstanbul’da bulunan bir özel okulda 15-17 yaş grubundaki öğrencilerin % 99’unun evinde bilgisayar bulunduğu ortaya çıkmıştır.
Bilgisayarın yanı sıra televizyon da, hemen her evde bulunması ve kolay ulaşılabilir bir araç olması nedeniyle, çocuklar tarafından çok erken yaşlarda kullanılmaya başlanan bir araçtır. Türkiye’de çocukların günde ortalama 4 saat televizyon izlediklerini gösteren araştırma bulguları mevcuttur. Araştırmalar, çocukların bu kadar yoğun bir şekilde maruz kaldıkları ve denetlenmediği takdirde onlara yaşlarına uygun olmayan mesajlar sunan televizyonun; çocukları şiddet eylemlerine yatkın hale getirdiğini, ve çocukların zihin ve dil gelişimini olumsuz etkilediğini, yaratıcılığını azalttığını, ve model alma yoluyla olumsuz davranışlar geliştirdiklerini göstermektedir.
Bu veriler, biz yetişkinlerin, çocuklar üzerinde önemli etkileri olan ve hızla yaygınlaşan bu alışkanlıkların olumsuz sonuçları üzerinde dikkatle durmamız gerektiğini göstermektedir.
1) Fiziksel Etkiler
Fiziksel etkiler, doğrudan sağlığı tehdit eden problemlerdir. Yetişkinler için bile potansiyel bu etkiler, gelişmekte olan çocuklar için çok daha büyük risk içerebilir.
Görme sorunları,
Duruş ve iskelet sorunları,
Radyasyon riski,
Hareketsizlikten kaynaklanan fiziksel sorunlar / kilo problemleri
karşılaşılabilecek durumlardır.
2) Psikolojik ve Sosyal Etkiler
Teknoloji bağımlılığı diye adlandırılan ve kişinin, gününün giderek daha çok bölümünü bilgisayar / internet, televizyon karşısında geçirmesine neden olan “davranışsal bir bağımlılık” türü yaygınlaşmış durumdadır.
Bu konuda denetimi sağlayacak kişiler olarak anne babaların hassas olmaları gereken bazı tehlike sinyalleri bulunmaktadır.
Çocuğun;
Akademik ya da başka bir gereklilik olmadan saatlerce internette kalması, (yetişkinler için haftada 18 saati geçen süre, bağımlılık olarak değerlendirilmektedir)
Yatış saatini sabah kalkmakta zorlanacak derecede geciktirmesi,
Konuyla ilgili yapılan uyarılara uymaması ya da tepkili davranması,
Yinelenen beden hareketleri sergilemesi (ileri geri sallanma, parmakları gereksiz yere oynatma) ya da kendi kendine konuşması,
Büyümüş de küçülmüş davranışlar, fikrini benimsetme adına yeni öğrendiklerini sürekli aktarma isteği ve konu dışı konuşması,
Aşırı sinirlilik ve sık sık hayallere dalması,
Bilgisayar, playstation, gameboy veya televizyon başında geçirdiği sürenin sosyal ve toplumsal etkinliklere katılımını engellemesi,
İçe kapanması ya da göz temasının azalması/kesilmesi,
İnsanlarla iletişim kurmakta giderek zorlanması,
Diğer kişilere karşı olumsuz duygu ve düşünceler beslemeye başlaması.
Ayrıca, yapılan son araştırmalarda, günümüzde Dikkat Eksikliği Sendromunun bu derece artmasının nedenleri arasında, çocukların sürekli görsel ve çok renkli / hareketli uyaranlara maruz kalmaları olduğu saptanmıştır.
Görüldüğü gibi, çocukların teknoloji bağımlılığı geliştirmeleri, denetimsiz kullanımda kendileri için zararlı olabilecek ve özümsemeye hazır olmadıkları bilgi ve materyale maruz kalmalarına neden olabilmektedir. Özellikle 16 yaşın altındaki çocuklar için bu risk daha büyüktür. Çünkü herhangi bir konuda aldıkları bilgileri nasıl değerlendireceklerini bilemezler ve bu da onların duygu, bilinç ve davranış düzeyinde olumsuz etkiler yaratabilir.
Şaşırtıcı gözükse de, çocukları, gelecekteki ruhsal yaşamlarını olumsuz etkileyecek bu bilgi bombardımanından koruyacak yasal düzenlemeler henüz hiçbir ülkede yapılmamıştır. Dolayısıyla siz anne-babaların denetimi tek olası yol gibi gözükmektedir.
Anne Baba Olarak Neler Yapabilirsiniz?
1) Fazla televizyon seyretmenin, ve bilgisayar başında kalmanın zararlı olabileceği konusunda çocuğunuzla konuşun ve sonuçları hakkında uyarın.
2) İnternet ve bazı televizyon kanalları için şifre koyun.
3) Bilgisayarı ve televizyonu çocuğunuzun odasına koymak yerine, herkesin sık kullandığı bir odaya yerleştirin.
4) Televizyon programlarında ve sinemalarda izledikleri şiddet hakkında onlarla konuşun.
5) Şiddet davranışının, gerçek hayatta ne kadar acı verici olduğunu ve ne tür ciddi sorunlara yol açabileceğini anlamalarını sağlayın ve sorunların, şiddet kullanmadan nasıl çözülebileceğini onlarla tartışın. Şiddete karşı durmanın ve direnç göstermenin daha fazla güç ve cesaret gerektirdiğini anlatın.
6) Bilgisayar oyunları, internet ve televizyon kullanma saatlerini sınırlandırın ve bu saatler içinde çocuğunuzu sıklıkla kontrol edin.
7) Sık kullanılanlar ya da daha önce girilen sayfaların listesini kontrol ederek denetleyin.
8) İnternetin doğru kullanımı hakkında bildiklerinizi, arkadaşlarınızla ya da çocuklarınızın arkadaşlarının ebeveynleriyle paylaşın. Böylece çocuğunuzun, arkadaşlarının evinde de güvende olmasına yardımcı olabilirsiniz.
9) Çocuğunuzun yanındayken ya da onun görebilme ihtimali varken onun girmesini istemediğiniz sitelere girmeyin ve televizyon kanallarını kullanmayın.
10) Çocuğunuzu, internette tanıştığı kişilerle hiçbir şekilde telefonda konuşmaması, kendi hakkında bilgi vermemesi (kimlik ve adres bilgisi, vs.) ya da herhangi bir şekilde görüşmemesi konusunda uyarın.
11) Çocuğunuzla bilgisayar oyunları, internet ve televizyon kullanımıyla ilgili (günler, saatler, dikkat etmesi gereken konular) bir sözleşme yapın.
12) Boş zamanlarını değerlendirmek için, birlikte zevk alacağınız, sizin de çocukken ilginizi çeken hobi ve oyunları onlarla paylaşın.
13) Görsel uyaranlar yerine onları fiziksel, işitsel ve zihinsel aktivitelere yönlendirin. Örneğin: tiyatro, müzik vs. gibi sanat etkinlikleri, spor, grup aktiviteleri, yaz kampları, kurslar
14) Kendi tavır ve tutumlarınız ile çocuğunuza olumlu model olmaya çalışın.
Ziya Köse / Psikolojik Danışman